YAZININ GELİŞİMİ
Yazının gelişmesi eski zamanlardan bu zamana kadar gelişim göstererek gelmiştir . Tabii ki de bu gelişim kısa sürede olmamıştır . Eski dönemlerde yazı daha hiç var olmamışken, insanların artık bir iletişim kaynağı, ihtiyaç daha doğrusu şart olmuştur. O zamanlar insanlar, duygu ve düşünce ile ifade etmek istediklerini (ilk çağlarda) mağara ile taşlara resimler ve görseller aracılığıyla sağlıyorlardı. Kısacası duygu, düşünceyi ve olayları şekillerle yani taşları oyarak ifade ediyorlardı.
İlerleyen dönemlerde yazı biraz daha gelişti ve Sümerler tarafından “Çivi yazısı” nın da bulunması ile kil tabletlere , parşömenlere hatta derilere bile yazı yazmışlardır. Böylelikle “yazının gelişimi “ sürecinde adımlar atılmıştır. Yazı , insanların ortak eseri olarak ortaya çıkar ve nesilden nesile aktarılan iletişim aracı olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü o zamanların tarihini , olaylarını ve kültürlerini bu sayede kalıcı hale getirerek nesilden nesile aktarılmasını sağlamıştır. Ayrıca yazının gelişmesi insanlık tarihi için önemli bir dönüm noktası olup , insanoğlunun en önemli icatlarındandır Yazının gelişmesiyle birlikte Milletler ve ülkeler de kendilerine ait alfabeler ve harfler oluşturarak hem milli kültür açısından hem de tarih açısından önemli sonuçlar elde edilmiştir. Yani daha önemlisi kültürel farklılık açısından değerli ve gerekli bir gelişmedir .Çünkü asıl yazıyı bu gelişmeler oluşturur. Buna bir örnek olarak en eski Türk yazıtlarımız olan “Orhun kitabeleri” Türklerin ilk yazıtlarıdır ve gerek günümüzde gerekse geçmişte ve tarihte insanlık geçmişi için önemli bir yer tutar ve tutacaktır.