RÜYA
Bugün büyük bir bakkınlıkla,korkunç derecede kötü alarm sesi ile uyanmıştım. Uykumu alamamış bir şekilde banyoya yüzümü yıkamaya gittim ve her sabahki gibi aklımda yine aynı soru. “Neden her gün hiçbir işimiz yokmuş gibi gidiyoruz ki okula?bugüne kadar bana bir faydasının olduğunu hatırlamıyorum.” diye geçirdim içimden.Haklıydım.En azından ben öyle düşünüyordum. Tam iç geçirmemi bitirmişken annemin “Lina hadi okuluna geç kalacaksın kızım kahvaltıya gel!” deyişini duydum. “Tamam anne geliyorum zaten nefret ediyorum şu okuldan bitse de kurtulsam.” diye isyankar Bir tavırla anneme çıkıştım. Babam her zamanki gibi “Oku kızım atalarımızdan bize gelen bu miras vatan sizin.Gelecek sizsiniz bu vatan kolay kazanılmadı.”diye öğüt vermeye başladı. İçimden en fazla ne olmuş olabilir ki diye geçirdim fakat babama hiçbir şey söylemeden masadan kalktım,çantamı alıp yola koyuldum. okulumuz çok ta uzakta değildi,yolda babamın söylediklerini düşündüm. Hala anlam verememiştim. Nasıl kazandı bu ülke,ne zorluklar yaşamış olabilir ki ? Sonunda okula varmiştim. En yakın arkadaşım Laçin ‘e sabah babamın söylediklerini anlattım. O da evet annem de her zaman “Bu ülke kolay kazanılmadı, atalarımız çok zorluklar karşısında mücadele verdi.” Diyor. Ve zil çalmıştı. İlk dersimiz türkçeydi. Öğretmenimiz Cumhuriyetimizin 100.yılı olduğunu, Cumhuriyetin ne olduğunu ve ülkemizi nasıl kurtarıldığını anlattı ardından şunları ekledi:
- Çocuklarım bugün size bir görev vereceğim ve herkesin yarına neler yaşadığını, neler gördüğünü anlatmasını isteyeceğim.
Diyerek bizlere küçük bir şişe dolusu sıvı verdi. “Çocuklar bunu bu gece uyumadan önce için.” dedi ve dersi sonlandırdı herkes çok meraklanmıştı. Herkesin aklında aynı soru vardı, bu ne, içince ne olacak? Hatta bazıları korkmuştu bile ama herkes heyecanla akşamı bekliyordu. Nihayet eve gelmiştim. Annem günümün nasıl geçtiğini sordu ,iyiydi, dedim fakat öğretmenimizin bize verdiği görev hakkında hiçbir şey söylemeden odaya çıktım , hala çok meraklıydım,çabucak akşamın gelmesi için sabırsızlanıyordum. Nihayet akşam oldu. Annem her akşam olduğu gibi yatağımın başında bana kitap okuyordu.Bir müddet sonra uyuduğumu sanıp yanağıma bir öpücük kondurup gitmişti.Sonunda o sıvıyı içmiştim ama hiçbir şey olmamıştı.Acaba öğretmenimiz bize şaka mı yaptı diye geçirdim içimden ve uykuya daldım. Çok zaman geçmemişti ki kendimi bambaşka bir yerde bulmuştum. Ne olmuştu bana. Burası neresiydi ?Etraf yeni aydınlanıyordu. Herkeste bir telaş vardı. Çocuklar,kadınlar ellerindeki eşyaları bir yerlere yetiştirmeye çalışıyor gibilerdi.Ne oluyordu burada,neden bu kadar korkmuş gibilerde? Etrafı dolanmaya başlamıştım burası yıkık dökük bir harabeden başka bir yer değildi. Birdenbire Bir kız çıktı karşıma. Burası neresi,siz kimsiniz? Diye ardı ardına sorular soruyordum.Meğer burası Çanakkale ve onlar da tıpkı bizim gibi Türkmüş. “Neden bu kadar alelacele bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz?”Diye sordum. Savaş var ülkemizde elimizi almak için geldiler ve elimizden geleni yapmalıyız dedi. Öğrendiğime göre kadınlar ve çocuklar cepheye mermi ile erzak götüreceklermiş. Benim de ülkenin bir yardımım olmasını istiyordum ben de bir erzak dolu örtüyü aldım ve yola koyulduk. Kız anlatmaya başladı “Ülkemizde ki çoğu erkeği şehit verdik ve bunlardan biri babamdı.”dedi boğuk bir sesle.Gözleri yaşarmıştı haklı olarak bir sitemi de vardı .Öfkeliydi olanlara karşı. Halbuki ne yapmışlardı ki bunu hak edecek? Her bir çocuğun gözlerinde aynı keder,aynı hüzün ama hepsini de ellerinden fazlası gelse fazlasını yapma isteği vardı. Sonunda cepheye geldik.Askerlere yemek ve mühimatlarını verdik.Asker ve mühimmatlarımız çok az gözüküyordu, üstelik askerlerin kıyafetleri yırtık ve eskilerdi aynı zamanda ayaklarında çok korunaklı olmayan çarıklar vardı. Bu kadar yetersiz malzeme ile nasıl savaşıyorlardı ki ? Yola çıkmadan önce hüzünlü bir vedalaşma . Nereden bilebiliriz ki belki o askerler dakikalar sonra şehit olacaktı.Yola koyulmuştuk hala gitmemiz gereken uzun bir yol vardı. Kendi kendime düşündüm herkesin gözlerinde acı bir tebessüm başaracaklarına dair bir umut vardı. Herkes birlik olunca başaramayacakları hiçbir şey yoktu. Bir ses duyuyordum “Kızım hadi uyan okula geç kalacaksın!” Uyanmıştım. Hepsi bir rüyadan mı ibaretti? Evet öyleymiş kalkıp yüzümü yıkamaya gitmiştim artık bir sitemim kalmamıştı tek amacım artık ülkeme ve aileme hayırlı olmaktı kahvaltıya gittim. Babam yine öğüt dolu konuşmasına başlamıştı artık bu konuşma sıkıcı gelmiyordu bana haklı olduğuna inanıyordum. “Haklısın babacığım çok çalışmamız gerekiyor.”dedim ve okula doğru yürümeye başladım. İçimden haklılardı bu ülke kolay kazanamadı bu miras vatan atalarımızın eseri artık her şey daha mantıklı geliyordu her şey kafamda anlam bulmuştu asıl beni derinden etkileyen olay ise bir çocuğun bile vatanı için her şeyi yapmaya hazır oluşu olmuştu.Mehmet Akif haklıydı marşa korkma diye başlamıştı bu millet korkmazdı bu millet önüne çıkan her zorluğu atlatmayı biliyordu her zaman dimdik ayakta durmayı başarıyordu.
MEDİNE ŞAHİN
[01.13.2024]