BAŞARININ ÖYKÜSÜ
Horozların sesi kulağında iken annem beni uyandırmaya geldi. Annem ela gözleriyle bana bakarak :
-Defne’m anneciğim hadi kalk. Kahvaltıyı hazırladım.
-Tamam anneciğim, hemen geliyorum. Yer yatağından fırladığım gibi banyoya gittim. Su buz gibi olduğu için annemin sobanın üstünde kaynattığı suyun birazını alıp tasa döktüm. Birazcık da soğuk suyu döküp suyu karıştırdım ve yüzümü yıkadım. Geçen sene şehirdeki kuzenimin getirdiği terlikleri giyip yer sofrasına oturdum. Babam yine okul meselesini açmıştı. Hemen söylenmeye başladı:
-Bu sene liseyi bitir ve üniversite hayali kurma. Zaten Selma öğretmen olmasaydı ilçedeki liseye bile göndermezdim, dedi. Bu cümleler bana o kadar ağır geliyordu ki artık dayanmakta zorluk çekiyordum. Hemen yemeğimi bitirip odama gittim. Üstümü değiştirdim ve çantamı alıp evden çıktım. Ana yola doğru yürümeye başladım. Ana yola geldiğim gibi servis gelmişti. Hemen servise bindim. Servisin parasını ödemekte Selma Öğretmen bana yardımcı oluyordu. Paranın bir kısmını o bir kısmını ise başka bir öğretmen arkadaşı ödüyordu. Çünkü onlar ödemese babam çok masraf oluyor deyip okula gitmeme yine izin vermezdi. Camdan yola doğru baktım. Dağların eteklerinde karlar vardı. Fakat yolda çok kar yoktu. Yani yavaştan ilkbahar gelmeye başlamıştı. Köyden okula yarım saat içinde varmıştık. Bugün son yazılımızı olacaktık. Bütün yazılılara çok çalıştım ve hepsinden yüksek notlar bekliyorum...
Okul bitmişti ve bir haftalık Nisan tatiline girmiştik. Bütün sınavlardan neredeyse yüz almıştım. O kadar mutluydum ki anlatamam. Galiba bu sene yine okul birincisi olacaktım. Üşütmek istemediğim için hemen servise bindim. Çünkü hava buz gibiydi. Birkaç dakika içinde yola çıkmıştık. Üniversite sınavına üç aydan az bir süre kalmıştı fakat sınava giremeyeceğim gibi gözüküyor. Çünkü babam üniversiteye gitmemi istemiyor. Ama içimdeki ses bir türlü susmak bilmiyordu. O Ses her ne olursa olsun sınava gir ve hayatını kurtar diyordu sanki. Ben bu düşüncelere dalmışken çoktan köye gelmişiz. İki dakika sonra servisten indim ve evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde kardeşim yani Elif bana şöyle dedi:
-Ablacığım hoş geldin. Selma öğretmen geldi biraz önce. Seninle bir şey konuşması lazımmış.
-Tamam ablacığım. Ben içeri geçiyorum. Teşekkür ederim haber verdiğin için.
-Ne demek canım ablam, deyip kümese doğru koşmaya başladı. Selma öğretmenin olduğu odaya girdim. Yanında annem vardı. Selma öğretmen:
-Hoş geldin Defne nasılsın?
-İyiyim öğretmenim siz nasılsınız?
-Ben de iyiyim ama şu konuyu çözersek daha iyi olacağım, dedi. Kalbim birden hızlı atmaya başladı. Yoksa içimdeki ses gerçek mi olacaktı! Selma öğretmenin diyeceği konu üniversite sınavı ile mi alakalıydı?
-Öğretmenim, yoksa bu konu sınav ile mi alakalı?
-Evet Defneciğim. Sınavına üç aydan az bir süre kaldı. Kararın ne? Ama bu senin kararın olsun tamam mı? Babanın kararını söylemene gerek yok.
-Öğretmenim aslında ben bu sınava girmek istiyorum. Çünkü doktor olup ailemi ve kendimi kurtarmak istiyorum. Fakat babam izin vermiyor.
-Ben annen ile konuştum. Zaten girmek istediğin belli olduğu için önceden başvuruları yapmıştım. Ama yine de sormak istedim. Zaten sınav olacağın şehir yakın bir yerde olur diye umuyorum. Ben seni sınav günü götüreceğim ama dersleri bırakmak yok. Söz mü?
-Söz öğretmenim. Çok teşekkür ederim Allah razı olsun. Allah'ım bu olanlar gerçek miydi? Hayallerim ve İçimdeki sesler gerçekleşiyordu.
-Neyse ben artık kalkayım.
-Allah sizden razı olsun öğretmen hanım, diyerek kapıya doğru uğurladı annem. Selma öğretmen evine doğru giderken babam da tarladan geliyordu. Allah'tan öğretmeni görmedi. Görseydi kıyamet kopardı. Çünkü Selma öğretmen benim liseye başlamama yardımcı olduğu için Selma öğretmene çok sinirli. Eğer evden çıktığını görseydi sınava gireceğimi anlardı belki.
Annem ile ben akşam yemeğini hazırladık ve sofrayı kurduk. Babam yorgun olduğu için yemek yedikten sonra hemen yattı. Annem Elif ve ben etrafı topladık. Elif ile ben ders çalıştıktan sonra biz de yattık.
(İki ay sonra)
Yarın sınavım vardı. Selma öğretmen beni erkenden evden alacaktı. Fakat babamın görmemesi lazımdı. Çünkü iki ay boyunca çok çalışmıştım ve emeklerim boşa gitsin istemiyordum. Saat geç olduğu için yer yatağımı yapıp uykuya daldım. Sabah gözlerimi zar zor açsam da kalkmıştım. Hemen üstümü giyinip dışarı çıktım. Selma öğretmen çoktan gelmişti. Arabaya bindim ve hemen yola çıktık. Sınava girmeme on beş dakika kala okula gelmiştik. Selma öğretmenin öğütlerini dinledikten sonra hemen içeri girdim. Üç saat sonra sınavım bitti. Kağıdımı yetkili bir öğretmeni verip okuldan çıktım. Sınavım çok iyi geçmişti fakat heyecandan elim ayağım titriyordu. Selma öğretmenin arabasına bindikten sonra Selma öğretmen:
-Hakkında hayırlısı olsun inşallah Defne.
-Teşekkür ederim öğretmenim. İki saatlik yolumuz bitmişti. Köye geldik ve ben bizim evin biraz uzağında indim. Çünkü babam görebilirdi. Eve geldiğinde babam:
-Defne neredeydin sen
-Komşuya yardıma gittin babacığım.
-İyi bakalım öyle olsun. Komşunun haberi vardı. Babama sorarsa aynı şeyi diyecekti.
(Üç ay sonra)
Tercihler bugün açıklanacaktı. Tercihleri Selma öğretmen yapmıştı. Selma öğretmenin evine gitmek için yola koyuldum. İçimde güzel bir his vardı. Heyecanlıydım da. Hemen gelmiştim Selma öğretmenin evine. Kapıyı çaldım, Selma öğretmen:
-Hoş geldin Defne. Gel içelim
-Hoş buldum öğretmenim. İçeri geçtik. Bilgisayar açıktı zaten. Hemen siteye girip adamı soyadımı ve T.C kimlik numaramı yazdık. Site yükleniyordu ve heyecanım gitgide artıyordu.
-Hazır mısın Defne?
-Galiba hazırım öğretmenim. Site açıldı ve Ankara Hacettepe Tıp yazısını görmüştük. O kadar mutluyduk ki. Öğretmene sarılarak.
-Çok teşekkür ederim öğretmenim. İyi ki varsınız.
-Asıl ben teşekkür ederim. Yüzümü kara çıkartmadın Defneciğim. Ama babamı nasıl ikna edecektik? O beni gönderir miydi ki?
-Hadi sizin eve gidiyoruz.
-Ama babam evdedir.
-Onunla konuşacağım zaten. Hadi gel. Eve gittiğimizde yarım saat falan konuştular. Ama babam ikna olmuştu, Ankara'ya gidecektim!
Okullar açılmıştı ve ben tıp fakültesinde okuyordum. O kadar mutluydum ki. Beni okutmak istemeyen babam artık beni okutmak için daha çok emek verip çalışıyordu. Ben hayallerime kavuştum, derslerimde başarılı olarak artık buralardayım. Başarı her kapıyı açar size, bunu sakın unutmayın.
AYŞENAZ TAŞTAN